Gubete gidenler bilir.
Bu zamanda ne gurbeti derseniz öyle değil kapının önü gurbet derler. İl dışına çıkanlar diyelim isterseniz. Eğer Ankarada işiniz varsa malum ya günü birlik gidersiniz ya da kendi bütçenize göre bir yer ararsınız.
AK Parti Kayseri Milletvekili Şaban Çopuroğlu ile röportajımızda gündeme getirmişti. Ankarada bir Kayseri evi olsa diye. Gerçekten yerinde bir karar olur.
Gerçekleştirilecek olursa da Kayseriden gidenlerin adeta uğrak yeri olur.
Ankarada böyle bir yer olması Kayserililer için mükemmel olur. En azından bir soluklanmak. Kayseriye ait belki yemekler yemek ama en önemlisi başkentte dinlenmek ve hatta konaklamak için çokta güzel olur.
Fikir Sayın Vekilimizden çıktı ama inşallah bu konu yabana atılmazda Kayseriden oraya gidenler için elzem olan bir yer inşa edilir.
Gelelim ikinci konuya; iki gün önce bir sucuk meseli diye yazdım. Dönüş yapan arkadaşlarımız oldu. Şunun altını çizmek lazım. Biz her hangi bir kurum yada kuruluşun yandaşıda arka bahçeside değiliz. Bazı eleştirileri sahiplerine tekrar iletiyorum. Söylediklerimin ve yazdıklarımında arkasındayım. 20-30 kilo sucuk muhabbetini tonlara dökenler oldu. Ben örneklerini verdim. Yazıyı tekrar okumanızı istirham ediyorum.
Yazdıklarımın neresi yanlış?
Yıllardır Kayseride sucuk mangala konulur gelen misafirlerede ikram edilir. Dumanıda tüter kokusu da siner. Siz karadenizde tonlarca hamsi dağıtılırken hiç bir kanalın eleştirdiğini gördünüz mü?
Göremezsiniz.
Kayseride ki olayda sadece art niyet var.
Gerisi, hikaye.
Ben şehrimi seviyorum. Şehrimizn değerlerini de. Kayserisporu seviyorum. Kedi bacağını,mantısını,yağlamasını,yağmantısını,şebitini kendine özgü tatlılarını güllü baklavayı saymakla bitmeyen güzelliklerini.
Bunları sevmeyen ve kendisine yük olarak görenlere yazıklar olsun.
Bakma ile görme arasında ki farkda bu.
Bugünlükte bu kadar.
Kalın Sağlıcakla.