Bir köpek macerası
İnsanoğluna hizmet için yaratılan insanlıktan önce dünyaya gelen varlıklar hayvanlar.
Kimine göre yararlı kimine göre tehlikeli bir varlık aslında.
Yılan, tehlikeli ama zehri bir çok ilaca ilham veriyor, hayat veriyor.
Akrep, öldürücü darbe vurabiliyor. Ama zehrinin kilosu binlerce dolara satılıyor. Birde insanlarda ki terimleri var.
Bazıları söylenen isimle alınganlık gösterirken bazı hayvanların isimlerini şerefle taşıyorlar. Övünç kaynagı oluyor.
Mesela aslanım, kaplanım isimleri güç ve övgü ile anılırken eşşek ismine pek rağbet yok. Aslında eşşek tüm yükümüzü ve kahrımızı çekerken hep yanı başımızda olurken yaşlanınca tarlaya salınıp ölümü beklenir.
Ne kadar acımasız değil mi insanoğlu.
At'da öyledir. Sağlıgında hertürlü yükte kullanılır ölümüne yakın zamanda yem bile verilmez.
Salınır.
Evvelden kurda kuşa yem olurdu at ve eşşekler, şimdilerde ise köftelere harç oluyorlar. Şimdi kim hayvan o da belli değil.
Dün haberlerde izledim.
Tokatta çocukları olan bir köpek hergün puaça ve ekmek aldığı marketin önünde bir hareketlilik ounca kuyruğunu sallayarak geliyor. Büfeci sandığı kişi aslında ekmekleri büfeye bırakan fırıncı kalfası. Köpege bir ekmek veriyor.
Güvenlik kameralarına yansıyan bir olay bu. Köpek, büfe sahibinin olmadığını anlayınca tam bir bucuk saat büfenin önünde ekmekle onun gelmesini bekliyor.
Büfeci gelince ekmegi köpeğe teslim ediyor.
Köpekte iş yeri sahibinin rızası olan ekmegini alıp yuvasına çocuklarının yanına o zaman gidiyor.
Asalete bakarmısınız.
Beğenmediğimiz köpeğe bakarmısınız.
Rızasız bahçenin gülü alınmaz misali, sadıklığa bakarmısınız. Bir buçuk saat büfenin sahibini beklerken karnı aç olmasına rağmen kainatın gerçek sahibine nasıl hesap vereceğim düşüncesi ile kendisine ekmek veren kişinin gelmesini bekleyen iradeye bakarmısınız.
İşte ibret alınacak bir durum.
Kimden ibret alacağız.
Beğenmediğimiz sokak köpeğinden.
Şimdi soralım kendi kendimize, ceylan gözlü değimizde kızmayan nefsimizin at kulaklı değimizde kızan nefsimize, aslan değigimizde heybetlenen ve eşşek dedğimizde üzülen nefsimize bir borcu yok mu?
Helal ve haramı bir birine karıştıran insan oğlunun sahibi gelmeden büfedeki ekmeği yemeyen köpeğe bir borcu yok mu?
Var.
Hiç kendimizi kandırmayalım.
İnsanlığın hizmeti için yaratılan tüm varlıklara bir borcumuz var.
Bunun adıan köpek, at, eşşek, ceylan, aslan ne derseniz deyin. Onlardan alacağımız çok dersler var.
Kul hakkı yiyerek oruç tutandan, yalan söyleyerek abdest alandan nasıl bir fayda gelecek insanoğluna.
Özellikle kul ve kamu hakkı çalandan ve köpeği ibret olarak kendi nefsine yaramayan gönülden bizlere ne fayda sağlanacak.
Sonuç olarak, hak hukuk ve adaletli olmak için hayvan olmak yeter mi?
İnsan olmaya çalışanlara duyurulur.
Bugünlükte bu kadar.
Kalın sağlıcakla.