Üst Harekat Kısım Amirliği'nde çalıştığı yıllarda baskılara ve zorluklara maruz kalmasının ardından emekliye ayrılmak zorunda kalan Mustafa Doğan: "Üst harekat kısım amirliğinden 1999 senesinde malulen emekliye ayrıldım. Emekliye ayrılışımın sebebi 28 Şubat sürecinin başlamış olması ve bizlerin yeniden takibe alınmış olmamız. Cumaya gidişimiz tespit edildi. Cumaya gitmekle ilgili cumaya gidemezsiniz diye bizden savunma istenme durumuna geçildi. Ben 16 yıl hizmet ettim. 16 yıl hizmet boyunca hiçbir savunma yazmadım. 28 tane takdir,üstün hizmet belgesi, teşekkür belgem var dosyamda. Komutanlarımla aramda hiçbir sorun yaşamadım. Mesai mefhumu tanımadan vatan millet için elimizden geldiği kadar dürüst bir şekilde hizmet etmeye çalıştık. Gece gündüz demeden yatağımızda doğru düzgün yatmadan harekat planları üzerinde çalışmalar yaptık. Bu şekliyle devam ederken 28 Şubat süreci başladı ve batı çalışma grubundan görevlendirilen Hava Pilot Kurmay Binbaşı Arif Tatar gelerek selamın aleyküm başçavuşum dedi bana sabah. Günaydın binbaşım dedim ben de. Ya selam verdik ya dedi. Ben de günaydın dedim dedim. Bir isteğiniz varsa söyleyin şeklinde konuşmamız geçti."
CUMA NAMAZINA GİTMEMİZ AYRILIŞIMIZA SEBEP OLDU
Bunun peşinden gelen cumada ben yine cumaya gittim. Arabam olmadığı için cumaya resmi gidiyordum. Karargahtan başka arkadaşların cumaya gitmesi engellenmişti. Gidenlerden birisi demiş ki Mustafa Doğan cumaya gitti demiş. Bu bizim harekat komutanımızın kulağına gitti. Komutan yanımdaki görevli arkadaşa Mustafa gelince yanıma uğrasın demiş. Ben de emredin komutanım geldim dedim. Sen dedi cumaya mı gittin dedi. Evet dedim cumadan geliyorum. Ya dedi bilmiyor musun cumaya gitmenin yasak olduğunu? Bir de resmi gidiyormuşsun dedi. Orada dedi sana bir saldırı olursa ben kime ne cevap verebilirim. Dedim komutanım bize kim saldıracak cumada. Dedi ordakiler dedi. Hayır dedim ordakiler bize dedim vardığımız zaman boynumuza sarılıyorlar yer gösteriyorlar. Eğer bilseniz siz de cumaya gidersiniz bununla ilgili. Hayır dedi cumaya gitmeyeceksin. Cumanı evde kaza edeceksin dedi. Ben dedim komutanım cumayı sizden önce daha önce ben size söylemiştim ben cumaya giderim diye ancak siz bunu unutmuşsunuz heralde. Cumayı evde kaza edeceksin diyince dedim ki komutanım ben cumayı sizden önce imama sordum hocaya Cuma vaktinde cemaatle kılınan bir namazdır. Onun kazası olmaz dedi. Cumayı vaktinde kılmazsak kazası yok dedim. O zaman dedi bak seni atarlar ben buna engel olamam deyince ben de cumaya gitmeye devam ederim şeklinde cevap verdim.
Bunun üzerine benim ayrılış sürecim başlamış oldu. Hastaneye gittim. Belimde ankilozan spondilit vardı. Silahlı kuvvetlerde görev yapamaz kararı veriyordu. Bu kararı uygulamak durumunda kaldım ve silahlı kuvvetlerden 28 Şubat başlangıcıyla ilgili YAŞ’a girmeden YAŞ Kararı’na uğramadan ayrılma durumuna gelmiş oldum. Ayrılış şeklimiz silahlı kuvvetlerden bu şekilde olmuş oldu. Bütün komutanlarımla aram çok iyidir. Tüm kurmay albaylarla çalıştım. Bahsettiğim komutanım Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. Orgeneral oldu sonunda. Bizimle ilgili hiçbir sorun yoktur ancak o sürecin başlangıcında sadece cumadan dolayı böyle bir ayrılış gerçekleşmiş oldu. " şeklinde konuştu.
EŞLERİMİZİN BAŞÖRTÜLÜ FOTOĞRAFI OLMASINI KABUL ETMİYORLARDI
Eşlerinin kimliklerinde yer alan başörtülü fotoğrafları kabul etmediler. Belirli aralıklara eşlerinin fotoğraflarını istediler. Mustafa Doğan: "Komutanlarımızı çok seviyoruz ancak bu süreci başlatanlar işte yerliler değil yabancıların etkisiyle 28 Şubat başlatılmıştır. başörtüsü zulmü biz başımız örtülü olmadığı için o zulmü yaşamadık ama namazdan ve Cuma’dan dolayı böyle bir şey yaşadık. Hanımlarımızın kimliklerine başörtülü resimler alınmadı. Bu çeneden bağlama şeklinde kimlik değiştirme durumu oldu. Ayrılmadan önce istihbarat kısım amirliği 15 günde ayda bir başörtülü mü diye eşlerimizin resimlerini istediler. Arkadaşların çoğu gidiyordu fotoğrafçıdan ben de öyle yaptım. Başörtüsü olmayan resim alıyorduk açık başlı resim istihbarata onu veriyorduk. Hanımlarımızın adına verdiğimiz başörtüsü açık olan resimler bunlar. Bunun gibi çok daha olaylar yaşadık yani." dedi.
BİZİ TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU OLARAK SUÇLADILAR
Süreçle alakalı öne çıkan isimlerden olan Doğan'a yönelik suçlamalardan bir tanesi de Hizbul Tahrir örgütü mensubu olma suçlamasıydı. Bu suçlamalarla ilgili Doğan: "28 Şubat’la ilgili şahsıma şöyle bir şey yapıldı. 28 Şubat başlangıcıyla ilgili ben ticaret yapıyordum ismim ön plana çıktı. Beni Devlet Güvenlik Mahkemesi Hizbul Tahrir diye bir örgütün lideri olarak bildirmiştiler. Evim bir gece operasyon yapılarak 7 tane uzun namlulu silahlarla kuşatıldı. Ben kayınvalidemde yatıyordum evde değildim. Çoluğum çocuğum müthiş bir şekilde ayağa kaldırılmış saat 6’da. Geldiler beni kayınvalidemin evinden aldılar. Gittik ifade vermeye. Karanlık bir odaya beni kapattılar. Orda saat 11’e kadar beni tuttular. Herhangi bir şey çıkmadığı da anlaşıldı. Bizim böyle bir örgütle ismini dahi bilmediğim Hizbul Tahrir örgütüyle ilgili ben suçlamada bulunuldum ama böyle bir şey olmadığı için biz vatanımız için milletimiz için canımızı vermeye her zaman hazırız. İzim ikinci bir memleketimiz yok gidecek. Onun için biz ölürsek de bu memlekette ölecez yaşarsak da bu memlekette yaşayacaz. Vatanımızı çok seviyoruz. Canımızdan çok seviyoruz. Tekrar bilgisayarımı tüfeklerimi tabancalarımı alarak beni dükkanıma bıraktılar. Bununla ilgili de ben herhangi bir şikayette de bulunmadım. Beni haksız yere böyle bir zulm BÇG tarafından ihbarı değerlendirdiler diye. Böyle bir şeyde de şikayette bulunmadım. Biz namusumuzla para kazanan helal yiyen insanlarız." şeklinde konuştu.
BİZDEN PERSONEL TESPİT ETMEMİZİ VE RAPOR YAZMAMIZI İSTEDİLER
28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki personellerden süreçle alakalı raporlar ve bazı personellerin atılmaya varan süreçlerini raporlarında işlediler. Mustafa Doğan bu raporlarla alakalı şunları söyledi:" Başlangıcından önce silahlı kuvvetler bir yapılanmaya girdi gizli bir yapılanma. 2 kişi tespit ettiler 1 tanesi benim. Güvenilirli olarak. Bana nitelik belgesi doldurdular. Aydan mı geldim ben dedim bu kadar niteliğe sahibim. Ben dedim bu kadar güvenilir çalışkan değilim komutanım dedim. Çetin Dökmen Albay doldurdu nitelik belgesini ve ismini vermek istiyorum bir teşkilatlanma oldu. O teşkilatın içinde bir ben varım bir de Sağ Albay vardı. 2 kişi tespit ettiler. Biz silahlı kuvvetlerdeki uç noktaları tespit ederek silahlı kuvvetlerden ayrılmaları yönünde rapor verecektik. Ben hiç kimse için böyle bir rapor düzenlemedim. Görevim süresince takip ettim ama hiç kimseye bir zararımız dokunmadı. Sağ Albay’ımın da dokunmadı. O da hiçbir rapor yazmadı. Bizim zamanımızda silahlı kuvvetler den bu şekilde ayrılan kimse olmadı." diye anlattı.
Haber: Beyza AYDOĞDU
Kamera: Barış ARSLAN
CUMA NAMAZINA GİTMEMİZ AYRILIŞIMIZA SEBEP OLDU
Bunun peşinden gelen cumada ben yine cumaya gittim. Arabam olmadığı için cumaya resmi gidiyordum. Karargahtan başka arkadaşların cumaya gitmesi engellenmişti. Gidenlerden birisi demiş ki Mustafa Doğan cumaya gitti demiş. Bu bizim harekat komutanımızın kulağına gitti. Komutan yanımdaki görevli arkadaşa Mustafa gelince yanıma uğrasın demiş. Ben de emredin komutanım geldim dedim. Sen dedi cumaya mı gittin dedi. Evet dedim cumadan geliyorum. Ya dedi bilmiyor musun cumaya gitmenin yasak olduğunu? Bir de resmi gidiyormuşsun dedi. Orada dedi sana bir saldırı olursa ben kime ne cevap verebilirim. Dedim komutanım bize kim saldıracak cumada. Dedi ordakiler dedi. Hayır dedim ordakiler bize dedim vardığımız zaman boynumuza sarılıyorlar yer gösteriyorlar. Eğer bilseniz siz de cumaya gidersiniz bununla ilgili. Hayır dedi cumaya gitmeyeceksin. Cumanı evde kaza edeceksin dedi. Ben dedim komutanım cumayı sizden önce daha önce ben size söylemiştim ben cumaya giderim diye ancak siz bunu unutmuşsunuz heralde. Cumayı evde kaza edeceksin diyince dedim ki komutanım ben cumayı sizden önce imama sordum hocaya Cuma vaktinde cemaatle kılınan bir namazdır. Onun kazası olmaz dedi. Cumayı vaktinde kılmazsak kazası yok dedim. O zaman dedi bak seni atarlar ben buna engel olamam deyince ben de cumaya gitmeye devam ederim şeklinde cevap verdim.
Bunun üzerine benim ayrılış sürecim başlamış oldu. Hastaneye gittim. Belimde ankilozan spondilit vardı. Silahlı kuvvetlerde görev yapamaz kararı veriyordu. Bu kararı uygulamak durumunda kaldım ve silahlı kuvvetlerden 28 Şubat başlangıcıyla ilgili YAŞ’a girmeden YAŞ Kararı’na uğramadan ayrılma durumuna gelmiş oldum. Ayrılış şeklimiz silahlı kuvvetlerden bu şekilde olmuş oldu. Bütün komutanlarımla aram çok iyidir. Tüm kurmay albaylarla çalıştım. Bahsettiğim komutanım Hava Kuvvetleri Komutanı oldu. Orgeneral oldu sonunda. Bizimle ilgili hiçbir sorun yoktur ancak o sürecin başlangıcında sadece cumadan dolayı böyle bir ayrılış gerçekleşmiş oldu. " şeklinde konuştu.
EŞLERİMİZİN BAŞÖRTÜLÜ FOTOĞRAFI OLMASINI KABUL ETMİYORLARDI
Eşlerinin kimliklerinde yer alan başörtülü fotoğrafları kabul etmediler. Belirli aralıklara eşlerinin fotoğraflarını istediler. Mustafa Doğan: "Komutanlarımızı çok seviyoruz ancak bu süreci başlatanlar işte yerliler değil yabancıların etkisiyle 28 Şubat başlatılmıştır. başörtüsü zulmü biz başımız örtülü olmadığı için o zulmü yaşamadık ama namazdan ve Cuma’dan dolayı böyle bir şey yaşadık. Hanımlarımızın kimliklerine başörtülü resimler alınmadı. Bu çeneden bağlama şeklinde kimlik değiştirme durumu oldu. Ayrılmadan önce istihbarat kısım amirliği 15 günde ayda bir başörtülü mü diye eşlerimizin resimlerini istediler. Arkadaşların çoğu gidiyordu fotoğrafçıdan ben de öyle yaptım. Başörtüsü olmayan resim alıyorduk açık başlı resim istihbarata onu veriyorduk. Hanımlarımızın adına verdiğimiz başörtüsü açık olan resimler bunlar. Bunun gibi çok daha olaylar yaşadık yani." dedi.
BİZİ TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU OLARAK SUÇLADILAR
Süreçle alakalı öne çıkan isimlerden olan Doğan'a yönelik suçlamalardan bir tanesi de Hizbul Tahrir örgütü mensubu olma suçlamasıydı. Bu suçlamalarla ilgili Doğan: "28 Şubat’la ilgili şahsıma şöyle bir şey yapıldı. 28 Şubat başlangıcıyla ilgili ben ticaret yapıyordum ismim ön plana çıktı. Beni Devlet Güvenlik Mahkemesi Hizbul Tahrir diye bir örgütün lideri olarak bildirmiştiler. Evim bir gece operasyon yapılarak 7 tane uzun namlulu silahlarla kuşatıldı. Ben kayınvalidemde yatıyordum evde değildim. Çoluğum çocuğum müthiş bir şekilde ayağa kaldırılmış saat 6’da. Geldiler beni kayınvalidemin evinden aldılar. Gittik ifade vermeye. Karanlık bir odaya beni kapattılar. Orda saat 11’e kadar beni tuttular. Herhangi bir şey çıkmadığı da anlaşıldı. Bizim böyle bir örgütle ismini dahi bilmediğim Hizbul Tahrir örgütüyle ilgili ben suçlamada bulunuldum ama böyle bir şey olmadığı için biz vatanımız için milletimiz için canımızı vermeye her zaman hazırız. İzim ikinci bir memleketimiz yok gidecek. Onun için biz ölürsek de bu memlekette ölecez yaşarsak da bu memlekette yaşayacaz. Vatanımızı çok seviyoruz. Canımızdan çok seviyoruz. Tekrar bilgisayarımı tüfeklerimi tabancalarımı alarak beni dükkanıma bıraktılar. Bununla ilgili de ben herhangi bir şikayette de bulunmadım. Beni haksız yere böyle bir zulm BÇG tarafından ihbarı değerlendirdiler diye. Böyle bir şeyde de şikayette bulunmadım. Biz namusumuzla para kazanan helal yiyen insanlarız." şeklinde konuştu.
BİZDEN PERSONEL TESPİT ETMEMİZİ VE RAPOR YAZMAMIZI İSTEDİLER
28 Şubat sürecinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki personellerden süreçle alakalı raporlar ve bazı personellerin atılmaya varan süreçlerini raporlarında işlediler. Mustafa Doğan bu raporlarla alakalı şunları söyledi:" Başlangıcından önce silahlı kuvvetler bir yapılanmaya girdi gizli bir yapılanma. 2 kişi tespit ettiler 1 tanesi benim. Güvenilirli olarak. Bana nitelik belgesi doldurdular. Aydan mı geldim ben dedim bu kadar niteliğe sahibim. Ben dedim bu kadar güvenilir çalışkan değilim komutanım dedim. Çetin Dökmen Albay doldurdu nitelik belgesini ve ismini vermek istiyorum bir teşkilatlanma oldu. O teşkilatın içinde bir ben varım bir de Sağ Albay vardı. 2 kişi tespit ettiler. Biz silahlı kuvvetlerdeki uç noktaları tespit ederek silahlı kuvvetlerden ayrılmaları yönünde rapor verecektik. Ben hiç kimse için böyle bir rapor düzenlemedim. Görevim süresince takip ettim ama hiç kimseye bir zararımız dokunmadı. Sağ Albay’ımın da dokunmadı. O da hiçbir rapor yazmadı. Bizim zamanımızda silahlı kuvvetler den bu şekilde ayrılan kimse olmadı." diye anlattı.
Haber: Beyza AYDOĞDU
Kamera: Barış ARSLAN