Tokerler Turizm Medya ve Tanıtım sorumlusu olarak Umre ziyaretinden izlenimleri günlük olarak paylaşıyorum arz ederim 28.12.2023 MEDİNEMEDİNE TREN GARI VE AMBERIYE MESCİDİAmberiye Camii,
Amberiye Bölgesinde yer aldığı için Amberiye Mescidi olarak meşhur olmuştur.
Tren İstasyonu’ndan evvel de bölgenin ismi Amberiye Bölgesi idi.
Ancak, Mescidin isminin konmasıyla alakalı olarak şöyle bir hikaye anlatılır:
Osmanlı padişahları muhtelif sebeplerden dolayı hacca gidemezlerdi.
Fakat, Haremeyn-i Şerîfeyn için her türlü hürmeti, fedakarlığı ve hizmeti ifa etmişlerdir.
Peygamber aşkı içinde yanan padişahlarımızdan biri olan Sultan II.Abdülhamid Han, Medine'den gelen paşalarından birine Peygamber Efendimizin kabrinden amber kokan toprak getirmesini söyler.
Paşa buradaki vazifesini tamamladıktan sonra dönüş hazırlıklarını yapar ve trene biner.
Tren kalkış düdüğünü derin derin çalarken paşanın aklına padişahın emri gelir.
Hemen oturduğu yerden fırlar ve istasyonun dışına koşar.
Ravza-i Mutahhara uzakta kalmıştır.Hemen aceleyle istasyonun yanındaki camiinin bulunduğu alandan bir avuç toprak alır.
"Canım toprak işte , padişah nereden anlayacak " diyerek İstanbul'a döner.
Sultan Abdülhamid, paşayı huzuruna alır.
Raporunu sunan paşa , beraberinde getirdiği toprağı padişaha uzatır.
Padişah sevinç ve saygıyla toprağı avucuna alır.
Burnuna götürür, koklar.
Bir daha koklar.
Biraz hüzünle paşaya dönerek:
- Paşa, getirdiğin toprak amber kokuyor ama bunun miski eksik der...Bu durumda karşısında Paşa utancından sesini çıkaramaz ve mahcup bir edayla hakikati, olan biteni anlatır.
Bunun üzerine Sultan Abdülhamîd Han, Paşa'nın toprağı aldığı yere bir mescid yapılmasını emreder.
Paşa:
-Sultanım mescide ne ad verelim ? diye sorar.
Sultan gülümseyerek;
-Amberiye Camii olsun, der.İşte Amberiye Camii'nin ismi bu şekilde konmuştur.Derleyen Nezir Ötegen
Amberiye Bölgesinde yer aldığı için Amberiye Mescidi olarak meşhur olmuştur.
Tren İstasyonu’ndan evvel de bölgenin ismi Amberiye Bölgesi idi.
Ancak, Mescidin isminin konmasıyla alakalı olarak şöyle bir hikaye anlatılır:
Osmanlı padişahları muhtelif sebeplerden dolayı hacca gidemezlerdi.
Fakat, Haremeyn-i Şerîfeyn için her türlü hürmeti, fedakarlığı ve hizmeti ifa etmişlerdir.
Peygamber aşkı içinde yanan padişahlarımızdan biri olan Sultan II.Abdülhamid Han, Medine'den gelen paşalarından birine Peygamber Efendimizin kabrinden amber kokan toprak getirmesini söyler.
Paşa buradaki vazifesini tamamladıktan sonra dönüş hazırlıklarını yapar ve trene biner.
Tren kalkış düdüğünü derin derin çalarken paşanın aklına padişahın emri gelir.
Hemen oturduğu yerden fırlar ve istasyonun dışına koşar.
Ravza-i Mutahhara uzakta kalmıştır.Hemen aceleyle istasyonun yanındaki camiinin bulunduğu alandan bir avuç toprak alır.
"Canım toprak işte , padişah nereden anlayacak " diyerek İstanbul'a döner.
Sultan Abdülhamid, paşayı huzuruna alır.
Raporunu sunan paşa , beraberinde getirdiği toprağı padişaha uzatır.
Padişah sevinç ve saygıyla toprağı avucuna alır.
Burnuna götürür, koklar.
Bir daha koklar.
Biraz hüzünle paşaya dönerek:
- Paşa, getirdiğin toprak amber kokuyor ama bunun miski eksik der...Bu durumda karşısında Paşa utancından sesini çıkaramaz ve mahcup bir edayla hakikati, olan biteni anlatır.
Bunun üzerine Sultan Abdülhamîd Han, Paşa'nın toprağı aldığı yere bir mescid yapılmasını emreder.
Paşa:
-Sultanım mescide ne ad verelim ? diye sorar.
Sultan gülümseyerek;
-Amberiye Camii olsun, der.İşte Amberiye Camii'nin ismi bu şekilde konmuştur.Derleyen Nezir Ötegen