Özel Haber'dir kaynak göstermeden kullanılamaz! Kullanıldığı takdir de yasal süreç paşlatılacaktır.
YARİM İSTANBUL’U MESKEN Mİ TUTTUN
Kaynak: İbrahim Kozanoğlu Zilemiz yerel tarih ve kültür araştırmaları platformu
Derleyen: Zileden Hemşehrimiz Aziz Gedik
DEVELİMİZİN KÜLTÜR HAZİNELERİ ZİLEMİZDEN
Develi/Zile köyünde yeni evlenen karı-kocanın “küçük göller” mevkiinde büyükçe bir harımları veya bahçeleri vardır. O devirde harımla, bahçeyle geçim çok zor tabii. Paraya sıkışılır ve adamcağız yok pahasına bahçesini satar.
Karısı da bu duruma çok üzülür. Gün gelir ki gel zaman, git zaman 2-3 sene sonra bu sattıkları harıma ırgat olarak çalışmaya gitmek zorunda kalırlar. Kadıncağız önce kendilerine ait olan bu bahçede ırgat olarak çalışmak ağrına gider ve çok üzülür bu duruma.
Eşinin çok üzüldüğünü gören adamcağız o an karar verir akranları ile gurbete, İstanbul’a gidip çalışmaya. Çalışıp para kazanacak, memleketine dönüp sattığı araziyi geri alacak.
Gidiş o gidiş bir daha haber alınmaz. Kadıncağız da eşinin birlikte gittiği akranları her sene geldiği halde eşi 7 sene gelmediği için işte bu türküyü yakar.
Köyümüzde bu türküyü eskiden beri babalarımızın öğretmeni Cemal efendinin annesinin yaktığı söylenir. Kimi zaman da eşini taze gelinken bırakıp Amerika’ya giden 1939 -1944 lü yıllarda savaş çıktığı için uzun süre haber alınamayan ancak 7-8 sene sonra dönebilen Sağır Ömer için eşi Kıvırcık Hacca’nın yaktığı söylenir.
YARİM İSTANBUL’U MESKEN Mİ TUTTUN
Gördün güzelleri beni unuttun
Zile’ye gelmeye yemin mi ettin
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Gitti İstanbul’a küçük bir sözle
Bakarım yoluna görülmez gözle
Beni özlemezsen köyünü özle
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Yârim sen gideli yedi yıl oldu
Diktiğin fidanlar meyveye döndü
Seninle gidenler Zile’ye döndü
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Kara tren gelir durur Yavaş’ta
Hep seni ararım toprakta taşta
İnan ki hiç akıl kalmadı başta
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Başımda al yazma ağzımda yaşmak
Acep çok mu zor ki dağları aşmak
Kısmet değil mi ki bize kavuşmak
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı
Bu ezginin hikayesi derleyen hemşerilerimiz Aziz Gedik ve İbrahim Kozanoğlu abilerimize teşekkür ederken, gün yüzüne çıkaran Ahmet Gazi Ayhan’a ve bu türküyü en güzel okuyan Yıldız Ayhan’a da rahmet diliyoruz.
Nezir Ötegen
YARİM İSTANBUL’U MESKEN Mİ TUTTUN
Kaynak: İbrahim Kozanoğlu Zilemiz yerel tarih ve kültür araştırmaları platformu
Derleyen: Zileden Hemşehrimiz Aziz Gedik
DEVELİMİZİN KÜLTÜR HAZİNELERİ ZİLEMİZDEN
Develi/Zile köyünde yeni evlenen karı-kocanın “küçük göller” mevkiinde büyükçe bir harımları veya bahçeleri vardır. O devirde harımla, bahçeyle geçim çok zor tabii. Paraya sıkışılır ve adamcağız yok pahasına bahçesini satar.
Karısı da bu duruma çok üzülür. Gün gelir ki gel zaman, git zaman 2-3 sene sonra bu sattıkları harıma ırgat olarak çalışmaya gitmek zorunda kalırlar. Kadıncağız önce kendilerine ait olan bu bahçede ırgat olarak çalışmak ağrına gider ve çok üzülür bu duruma.
Eşinin çok üzüldüğünü gören adamcağız o an karar verir akranları ile gurbete, İstanbul’a gidip çalışmaya. Çalışıp para kazanacak, memleketine dönüp sattığı araziyi geri alacak.
Gidiş o gidiş bir daha haber alınmaz. Kadıncağız da eşinin birlikte gittiği akranları her sene geldiği halde eşi 7 sene gelmediği için işte bu türküyü yakar.
Köyümüzde bu türküyü eskiden beri babalarımızın öğretmeni Cemal efendinin annesinin yaktığı söylenir. Kimi zaman da eşini taze gelinken bırakıp Amerika’ya giden 1939 -1944 lü yıllarda savaş çıktığı için uzun süre haber alınamayan ancak 7-8 sene sonra dönebilen Sağır Ömer için eşi Kıvırcık Hacca’nın yaktığı söylenir.
YARİM İSTANBUL’U MESKEN Mİ TUTTUN
Gördün güzelleri beni unuttun
Zile’ye gelmeye yemin mi ettin
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Gitti İstanbul’a küçük bir sözle
Bakarım yoluna görülmez gözle
Beni özlemezsen köyünü özle
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Yârim sen gideli yedi yıl oldu
Diktiğin fidanlar meyveye döndü
Seninle gidenler Zile’ye döndü
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Kara tren gelir durur Yavaş’ta
Hep seni ararım toprakta taşta
İnan ki hiç akıl kalmadı başta
Gayri dayanacak özüm kalmadı
Tarlada tapanda gözüm kalmadı
Başımda al yazma ağzımda yaşmak
Acep çok mu zor ki dağları aşmak
Kısmet değil mi ki bize kavuşmak
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı
Bu ezginin hikayesi derleyen hemşerilerimiz Aziz Gedik ve İbrahim Kozanoğlu abilerimize teşekkür ederken, gün yüzüne çıkaran Ahmet Gazi Ayhan’a ve bu türküyü en güzel okuyan Yıldız Ayhan’a da rahmet diliyoruz.
Nezir Ötegen