Hafızası olmayan insanın yaşaması ne kadar mümkünse, hafızası olmayan şehirlerin de yaşaması ancak o kadar mümkündür.
Her şehrin siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak bir hafızası vardır ve o şehirlerin hafızaları en çok ticari geçmişi ile gelecek arasında kurulan köprüde yaşar. şehir, kökü mazide olan ve atiye uzanacak olan mekândır.
Geçmişten günümüze tarihi, gelişimi ile birlikte ilçemizde yaşayan insanların yaşam tarzını, sosyal ve kültürel hayatının yanı sıra, ekonomik ve siyasal hayatı belgeleyecek özellikte yazılar, fotoğraflar, resimler ve belgelerin tek elde toplanması amacıyla kurumların ve gönüllülerin bilgi, belge bağışlarıyla Şehir Hafızası oluşturulmalıdır.
Bir çok Medeniyete ev sahipliği yanında ak denizi İçanadolu’ya bağlayan, yollar, tarihi eserler, coğrafi güzellikleri, Tarım ve Hayvancılığa elverişli yönü, Yerel lezzetleri ile Gastronominin ip uçlarının çoğu Develi’den geçer. Niyetimiz kent hafızasını diri tutmak, “hafıza mekanları”nı korumak ve yenilerini oluşturmaya katkı sağlamaktır.
Şu yonu taşı yok mu, şu yonu taşı
Kucaklasan da sarılıp öpsen de
Koynunda yatsan da yıllar boyu
Doyamazsın güzelliğine.
Yonu bu taş değil de, Can dolu, kan dolu
Ölesiye bir dost, Ölesiye Anadolu –(Vacit İmamoğlu-Kayseri)
ŞEHİR VE KÜLTÜR
Prof. Dr. Şükrü Karatepe’nin “Kendini Kuran Şehir” isimli eseri Şehir ve Kültür değerleri açısından önemli bir kaynak kitap olup kitabın özeti şeklinde olan ve Konuyu en güzel şeklide anlatan bölümlerini sizlerle paylaşmak istedim.
“Şehirler, sürekli yenilenen ve yeniden kurularak yaşamayı sürdüren canlı organizmalardır. Şehirleri zaman aşındırır., yaşayanlar yıpratır, düşmanlar yakar, yıkar, yağmalar. Tüm bu tahribata karşı direnen, kendini onaran ve değişen ihtiyaçları karşılayacak biçimde yenilenen şehirler ayakta kalmayı başarır.
Şehirler aynı zamanda bilgi ve kültür merkezleridir. Bir şehrin gerçekten bilgi ve kültür merkezi olabilmesi için öncelikle kendisi ile ilgili bilginin çoğalması, yaygınlaşması, yayınlanarak kolay ulaşılır hale getirilmesi gerekir.
Yapılan ve yaşananlar yazılmayınca, bilgi ve tecrübe sonraki kuşaklara aktarılamıyor, şehirle ilgili bilgiler zamanla kayboluyor. Şehir yaşlanıyor, büyüyor fakat ; yaşına ve büyüklüğüne denk bilgi birikimi ve kültürel zenginlik sağlanamıyor. Resmi belgeler bile yeterince korunup yayınlanamıyor.
Şehirler uzun zaman sürecinde, kollektif emek ve katılımın ürünü olarak kurulu. Sayısız faaliyetin yürütüldüğü ve binlerce ihtiyacın karşılandığı şehrin varlığını sürdürebilmesi için, sınırsız bilgi, beceri ve para kullanılır. Bu nedenle şehirle ilgili konuşmak ve yazmak; planlama, mimari, sanat tarihi, hukuk, ekonomi, sosyoloji, antropoloji ve tarih alanında bilgi sahibi olmayı gerektirir.
Şehircilik disiplinler arası bir bilimdir. Genellikle eskinin övülmesi, eskiyi koruyamıyanların
suçlanması öne çıkmamalı. Yok olanın arkasından ah-vah etmektense mevcutlar daha dikkatli kullanılmalı, korunmalı, tanıtılmalıdır.
Güçlü Şehirler bulundukları bölgenin çekim merkezidir. Kasaba ve köylere göre daha müreffeh olmaları, sokakları, caddeleri, meydanları, kültürel zenginlikleri, ekonomik ve sosyal hayatın çeşitlilik arz etmesi, şehirleri çekici yapar. Bazı şehirler kendi kasaba ve köyleri için çekicidir. Bazı şehirler çevre illeri de içine alan bir bölge için çekicidir. Önemli şehirler ise ürettikleri mal ve hizmetlerle, sosyo-kültürel zenginlikleriyle, ülkenin belli bir bölgesinin tamamını hatta dünyayı etkileyebilir.” (Prof.Dr. Şükrü Karatepe-Kendini Kuran Şehir-1999)
Şehrimize, Şehrimizin, tarihi, manevi, sosyal ve Kültürel değerlerine, sanatsal değerlerine, lezzetlerine sahip çıkalım. Şehir Hafızasına katkı sağlamak düşüncesi ile yapılan faaliyetlere katkı sağlayalım der, Saygılarımla arz ederim.
Nezir Ötegen
Her şehrin siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak bir hafızası vardır ve o şehirlerin hafızaları en çok ticari geçmişi ile gelecek arasında kurulan köprüde yaşar. şehir, kökü mazide olan ve atiye uzanacak olan mekândır.
Geçmişten günümüze tarihi, gelişimi ile birlikte ilçemizde yaşayan insanların yaşam tarzını, sosyal ve kültürel hayatının yanı sıra, ekonomik ve siyasal hayatı belgeleyecek özellikte yazılar, fotoğraflar, resimler ve belgelerin tek elde toplanması amacıyla kurumların ve gönüllülerin bilgi, belge bağışlarıyla Şehir Hafızası oluşturulmalıdır.
Bir çok Medeniyete ev sahipliği yanında ak denizi İçanadolu’ya bağlayan, yollar, tarihi eserler, coğrafi güzellikleri, Tarım ve Hayvancılığa elverişli yönü, Yerel lezzetleri ile Gastronominin ip uçlarının çoğu Develi’den geçer. Niyetimiz kent hafızasını diri tutmak, “hafıza mekanları”nı korumak ve yenilerini oluşturmaya katkı sağlamaktır.
Şu yonu taşı yok mu, şu yonu taşı
Kucaklasan da sarılıp öpsen de
Koynunda yatsan da yıllar boyu
Doyamazsın güzelliğine.
Yonu bu taş değil de, Can dolu, kan dolu
Ölesiye bir dost, Ölesiye Anadolu –(Vacit İmamoğlu-Kayseri)
ŞEHİR VE KÜLTÜR
Prof. Dr. Şükrü Karatepe’nin “Kendini Kuran Şehir” isimli eseri Şehir ve Kültür değerleri açısından önemli bir kaynak kitap olup kitabın özeti şeklinde olan ve Konuyu en güzel şeklide anlatan bölümlerini sizlerle paylaşmak istedim.
“Şehirler, sürekli yenilenen ve yeniden kurularak yaşamayı sürdüren canlı organizmalardır. Şehirleri zaman aşındırır., yaşayanlar yıpratır, düşmanlar yakar, yıkar, yağmalar. Tüm bu tahribata karşı direnen, kendini onaran ve değişen ihtiyaçları karşılayacak biçimde yenilenen şehirler ayakta kalmayı başarır.
Şehirler aynı zamanda bilgi ve kültür merkezleridir. Bir şehrin gerçekten bilgi ve kültür merkezi olabilmesi için öncelikle kendisi ile ilgili bilginin çoğalması, yaygınlaşması, yayınlanarak kolay ulaşılır hale getirilmesi gerekir.
Yapılan ve yaşananlar yazılmayınca, bilgi ve tecrübe sonraki kuşaklara aktarılamıyor, şehirle ilgili bilgiler zamanla kayboluyor. Şehir yaşlanıyor, büyüyor fakat ; yaşına ve büyüklüğüne denk bilgi birikimi ve kültürel zenginlik sağlanamıyor. Resmi belgeler bile yeterince korunup yayınlanamıyor.
Şehirler uzun zaman sürecinde, kollektif emek ve katılımın ürünü olarak kurulu. Sayısız faaliyetin yürütüldüğü ve binlerce ihtiyacın karşılandığı şehrin varlığını sürdürebilmesi için, sınırsız bilgi, beceri ve para kullanılır. Bu nedenle şehirle ilgili konuşmak ve yazmak; planlama, mimari, sanat tarihi, hukuk, ekonomi, sosyoloji, antropoloji ve tarih alanında bilgi sahibi olmayı gerektirir.
Şehircilik disiplinler arası bir bilimdir. Genellikle eskinin övülmesi, eskiyi koruyamıyanların
suçlanması öne çıkmamalı. Yok olanın arkasından ah-vah etmektense mevcutlar daha dikkatli kullanılmalı, korunmalı, tanıtılmalıdır.
Güçlü Şehirler bulundukları bölgenin çekim merkezidir. Kasaba ve köylere göre daha müreffeh olmaları, sokakları, caddeleri, meydanları, kültürel zenginlikleri, ekonomik ve sosyal hayatın çeşitlilik arz etmesi, şehirleri çekici yapar. Bazı şehirler kendi kasaba ve köyleri için çekicidir. Bazı şehirler çevre illeri de içine alan bir bölge için çekicidir. Önemli şehirler ise ürettikleri mal ve hizmetlerle, sosyo-kültürel zenginlikleriyle, ülkenin belli bir bölgesinin tamamını hatta dünyayı etkileyebilir.” (Prof.Dr. Şükrü Karatepe-Kendini Kuran Şehir-1999)
Şehrimize, Şehrimizin, tarihi, manevi, sosyal ve Kültürel değerlerine, sanatsal değerlerine, lezzetlerine sahip çıkalım. Şehir Hafızasına katkı sağlamak düşüncesi ile yapılan faaliyetlere katkı sağlayalım der, Saygılarımla arz ederim.
Nezir Ötegen