KOYUNCULUKTA TUZ TAŞLARININ ÖNEMİ
Çobanlar Koyunları on beş günde bir tuzlar. Çoban, malın tuz istediğini, bu yüzden yayılmadığını anlar. Tuzlar su kaynağı yakınlarındaki düz taşların üzerine dökülür. Buralara Tuzla da denir.
Tuzlalar genelde düz, çukur
yerlerde bulunur. Buralarda düz taşlar vardır; taşların üzerine tuz dökülür. Davarlar bu tuzu yalar. Tuzladan seslenen çobanın sesini duyan davarlar, oraya çıldırmış gibi koşarlar.
Sürü, sabahleyin erkenden hava serin iken tuzlanır. Hayvanlar, sıcak çökerse tuz yalamaz. Çoban, sürüyü hangi tuzlada, tuzlayacaksa
sabah erkenden o tuzlaya yaklaştırır. Tuzu yalayıp doyan mal, geri çekilir. Çoban, gecikmeden sürüyü su kaynağına indirir. Geç kalırsa davarı tuz tutar. Tuzun tuttuğu mal ölür. Tuzlanan mal suyu iyi içer, yaylımı da iyi yayılır. Sık sık tuzlanan malın tüyü düzgün ve eti lezzetli olur.
ERCİYESE YAZIN ÇIKAN KOYUN KIŞIN HASTALANMAZ DERLER
Koyun yetiştiriciliği her şeyden önce bir gelenek, birikim ve kültür işidir. Sürü yönetiminde, bakım ve beslenmenin yanı sıra mutlaka stres faktörleri
değerlendirmeye alınmalıdır. Bu nedenle Ecdadımız Koyunları ilk baharla Erciyes eteklerinde yayılıma daha sonra da zambak, kartın kandılcık yaylası, tekir gibi yüksek yerlere çıkartıp yayar ve ekinlerin biçilmesiyle birlikte yavaş yavaş aşağılara ve kışın da kışlaklara indirir.
Koyunculuk, Türkmenlik, yaylacılık kültürünün günümüze kadar kesintisiz taşıyıcılarından biri de Çobanlardır. Türk kültürü açısından çobanlık kültürü, koyunculuk açısından umudumuzdur. Çobanlar yaylalarda, çadırlarda, kendi meteorolojilerini, tedavi yöntemlerini, sanat ve zenaatlerini geliştirmek suretiyle kendi kendine yetebilmeyi sağlamıştır.
Küçükbaş hayvancılıkla geçinen koyuncularımızın baş yardımcısı yine ya kendisidir ya da sadık çobanlarıdır. Çobanlar; Otlak bulmak için sürekli yer değiştiren, kendine özgü yöntemleri ile bu kültürün baş aktörleridir.
Erciyes yaylaları, göç yollarında zirve olarak kabul edilen önemli yurtları bağrında barındırır.
ERCİYES DAĞININ GÜNEYİNDEKİ DEVELİ BÖLGESİNE AİT YAYLA VE YURTLAR: Aksu, Beşparmak, Üç tepe, Kanlıcöz, Ayranlı, Yağlı pınar, Toprak taş,Kavak, Haçadır, Kemerli yurt, Keklicek, Çağlayan yurdu, Yörük sekisi, Kahveli, At ağılı, Sarıdaşlı yurdu, Düz yurt, Akıllı yurdu, Düz yurt, Samatlı yaylası, Tekir yaylası, Beleşme, Mahmudun yurdu, Zambak yurdu, Cızan, Ay deresi, Kartın ardı, Gereme, Keklik pınarı, Ahmet pınarı, Tatar gölü yurdu, At dağı yurdu, Sararcık, Cızam yurdu, Geçi argacı, Orta yurt, Kandılcık yaylası, Çukur yurt, Tek kemer,Balıklar gölü, Karnıyarık, Sarıgöl, Aygır dağı, Mezarlı yurdu, Erikli, İki kuyulu yurdu, İki tepe gibi yurtların her biri birer tarihtir, Coğrafyadır, Kültür hazinesidir, yaşam merkezleridir. Sağlıktır, sıhhattir.
Ev yapma eğlenirsin,
Bağ dikme bağlanırsın,
Sür koyunu çek eşeği,
Çektik sıra beylenirsin
Çobanın yükünü bir eşek götürür,
Sefasını bin deve götüremez derlermiş.
Nezir Ötegen
Çobanlar Koyunları on beş günde bir tuzlar. Çoban, malın tuz istediğini, bu yüzden yayılmadığını anlar. Tuzlar su kaynağı yakınlarındaki düz taşların üzerine dökülür. Buralara Tuzla da denir.
Tuzlalar genelde düz, çukur
yerlerde bulunur. Buralarda düz taşlar vardır; taşların üzerine tuz dökülür. Davarlar bu tuzu yalar. Tuzladan seslenen çobanın sesini duyan davarlar, oraya çıldırmış gibi koşarlar.
Sürü, sabahleyin erkenden hava serin iken tuzlanır. Hayvanlar, sıcak çökerse tuz yalamaz. Çoban, sürüyü hangi tuzlada, tuzlayacaksa
sabah erkenden o tuzlaya yaklaştırır. Tuzu yalayıp doyan mal, geri çekilir. Çoban, gecikmeden sürüyü su kaynağına indirir. Geç kalırsa davarı tuz tutar. Tuzun tuttuğu mal ölür. Tuzlanan mal suyu iyi içer, yaylımı da iyi yayılır. Sık sık tuzlanan malın tüyü düzgün ve eti lezzetli olur.
ERCİYESE YAZIN ÇIKAN KOYUN KIŞIN HASTALANMAZ DERLER
Koyun yetiştiriciliği her şeyden önce bir gelenek, birikim ve kültür işidir. Sürü yönetiminde, bakım ve beslenmenin yanı sıra mutlaka stres faktörleri
değerlendirmeye alınmalıdır. Bu nedenle Ecdadımız Koyunları ilk baharla Erciyes eteklerinde yayılıma daha sonra da zambak, kartın kandılcık yaylası, tekir gibi yüksek yerlere çıkartıp yayar ve ekinlerin biçilmesiyle birlikte yavaş yavaş aşağılara ve kışın da kışlaklara indirir.
Koyunculuk, Türkmenlik, yaylacılık kültürünün günümüze kadar kesintisiz taşıyıcılarından biri de Çobanlardır. Türk kültürü açısından çobanlık kültürü, koyunculuk açısından umudumuzdur. Çobanlar yaylalarda, çadırlarda, kendi meteorolojilerini, tedavi yöntemlerini, sanat ve zenaatlerini geliştirmek suretiyle kendi kendine yetebilmeyi sağlamıştır.
Küçükbaş hayvancılıkla geçinen koyuncularımızın baş yardımcısı yine ya kendisidir ya da sadık çobanlarıdır. Çobanlar; Otlak bulmak için sürekli yer değiştiren, kendine özgü yöntemleri ile bu kültürün baş aktörleridir.
Erciyes yaylaları, göç yollarında zirve olarak kabul edilen önemli yurtları bağrında barındırır.
ERCİYES DAĞININ GÜNEYİNDEKİ DEVELİ BÖLGESİNE AİT YAYLA VE YURTLAR: Aksu, Beşparmak, Üç tepe, Kanlıcöz, Ayranlı, Yağlı pınar, Toprak taş,Kavak, Haçadır, Kemerli yurt, Keklicek, Çağlayan yurdu, Yörük sekisi, Kahveli, At ağılı, Sarıdaşlı yurdu, Düz yurt, Akıllı yurdu, Düz yurt, Samatlı yaylası, Tekir yaylası, Beleşme, Mahmudun yurdu, Zambak yurdu, Cızan, Ay deresi, Kartın ardı, Gereme, Keklik pınarı, Ahmet pınarı, Tatar gölü yurdu, At dağı yurdu, Sararcık, Cızam yurdu, Geçi argacı, Orta yurt, Kandılcık yaylası, Çukur yurt, Tek kemer,Balıklar gölü, Karnıyarık, Sarıgöl, Aygır dağı, Mezarlı yurdu, Erikli, İki kuyulu yurdu, İki tepe gibi yurtların her biri birer tarihtir, Coğrafyadır, Kültür hazinesidir, yaşam merkezleridir. Sağlıktır, sıhhattir.
Ev yapma eğlenirsin,
Bağ dikme bağlanırsın,
Sür koyunu çek eşeği,
Çektik sıra beylenirsin
Çobanın yükünü bir eşek götürür,
Sefasını bin deve götüremez derlermiş.
Nezir Ötegen