KAYSERİ (MHA) - KALE KÖYÜ -5
KÖYÜMÜZÜN MUHTARLARINDAN
İbiş Ağa, Hafız Yücel [Hafız Ağa], Kadir Özmen [Kadir Ağa], Ahmet Yalçın [Çakıcı], Derviş Güçlü, Hüseyin Kaya, Hacı İbrahim Demir, Hacı Ünal, Hazım Yücel, Halil Karabacak, Kazım Eker, Mahir Akbulut, Aziz Karataş, Kadir Bağlar, Feramuz Çakmakkaya, Ekrem Kılıç, Ahmet Yalçın, Süreyya Karabacak
KÖYÜMÜZDEKİ SÜLALELERDEN
Sağıroğlu, Kerefinli,Topuzlar,Ömeroğulları, Mullaliler, Esehocalılar, Alikağlar, Çakıçılar, Halitler, Kadirler, Alihocalar, Çalıklar
NOT: Katkılarından Dolayı Suat Köylüoğlu, Kale Köyü Muhtarı Süreyya Karabacak, Ekrem ve Fehmi Çetinkaya Beylere teşekkür ederim.
Fehmi Çetinkaya’dan
DOĞDUĞUM YER
Doyduğum yer değil, Doğduğum yersin
Doyamadım sana Hey! Kale Köyüm
Küçük yaşta çıktım, Senin Koynunda
Rüyamdan çıkmadın, Sen sen Kale Köyüm
Nice Yiğit yatar, senin Koynunda
Çiğdem açar Kar yatağı yolunda
Yetişirdi Buğday, Arpa, darın da
Biraz nazlı verdin, sen sen Kale Köyüm
O dağların, taşın Yüksek Bilirim
Gözümü kapatsam seni görürüm
Korkarım ki Hasretinden ölürüm
Bunu Böyle, Böyle bil Kale Köyüm,
Yazı Çamın, Seni bana bağladı
Harmanında Anam, Anam ağladı
Şu Hasretlik yüreğimi Dağladı,
Sen FEHMİ'ye sor, sor Kale Köyüm
İzim kaldı Toprağın da Külündü,
Anım kaldı senin her bir yerinde,
Dikenin Gül oldu Benim gönlüm de,
Bunu birde bana sor, sor Kale Köyüm
Dağların da Kuzuların Otlardı.
Sularında Karpuzların çatlardı,
Madenin de, Dinamitler patlardı,
Saim Bey'e selam dur Kale Köyüm.
Kekik Kokan, dağların var Bağın var,
Nede tatlı Peynirin var Yağın var
El emeği, Kilimin var, halın var,
Sen bir Başkasın sen hey! Kale Köyüm
TEVABİL YILMAZ’dan
GALADA BİR YAZ
Dağım, ormanım, Yaylam, Kırım
Eşeğim, Arkadaşım ve yolum,
Paltam, Nacağım, satırım
Gerçek yaşamım bu benim Yavrum.
Bağım, Bostanım, Kavağım, gülüm
Tarlam, Öküzüm, sabanım benim sevgilim
Sığırım, davarım, ahırım, Ağılım
Köylüyüm. galalıyım ben bu şehirli değilim Yavrum
Biderim, ekinim, ırgadım, orağım
lokantam, yığının dibidir. ordadır tasım darağım
Yoğurdum, ayranım bulgur pilavı Öz yemeğim
Tarhana kahvaltılık gumbur böreği çeşittir yavrum.
Arabamız kağnıdır ağaçtır bütün parçası
Anadut dirgen dırmık bunlarda ağacın ta kendisi
Yok yok enfilasyona zararımız enfilasyonda neyin nesi
Rotamız toprak yol kumandamız meşesimizdir Yavrum
Yakıtımız bir pança yoğurt
Depomuzsa boynuz yağdanlıktır
Gelmiştik Kağnı ile toz ter içinde
Burası karamık çalısıyla süpürülmüş harmanımızdır Yavrum
Gölgede hazır bulundurulur su kabı çam bardağımız
Kağnıyı boşaltmak için seferber olur Oğlumuz, Kızımız
Kılçık kaçıp yansa da boynumuz, boğazımız
Dirgene düşüp ölse de en sevdiğimiz
Yine de şükrederiz
Çünki,
Bu sagın deneside samanı da
bizim
Bir yıllık Katıksız yiğecegimiz.
Kalmaz tarlada yığın höbeklenir harmana saplar
Rahmet olmasa diye gazablanır herifler
Sanki Bütün aleme yetecekmiş gibi
Acaba kaç çinik çıkar zahramız diye yatakta başlar hesaplar
Aylarca düven sürülür sap tınıs olur
Herif komşulardan bir yaba bulur
Savrulur tınıs olur en son çeç
O gün harmanda yatılır vakit olmuşsa geç
Kız döner ortada değmese nazar
Baba besmele çeker bereket taşı koyar etrafı süzer
Avrat elemeye hazır elinde kalbur ve Gözer
Ebire aman Tevabil senin döneminde yaşayan Galalılarda şans ne gezer
SAİT DİNÇSOY
GALA TÜRKÜSÜ
Uzaktan Uzaktan andım sılayı
Şöyle hayal edip gezdim Galayı
Damların üstünde Düğün halayı
Çektiğim günler nerede Gala
Çocuk iken dağda, çiğdem toplardık
Pacci oynar derin derin saplardık
Dama çıkar küllüklerde hoplardık
Çelik nerede, Değnek nerede Gala
Nohutlu tarhana, kızıl çorbamız
Tek odada yanar kara sobamız
Ayaklara çorap ören Anamız
Kirmenin, Kirgitin nerede Gala
Kar yağarda koyakların doluşur
Ayaz gecelerde itler oluşur
O gün ava benzer bir (gıv) oluşur
Acıkmış keklikler nerede Gala
Çökelik ekmeğin bal oluverdi
Hayalimde başka hal oluverdi
Kara çalın bana gül oluverdi
Kokarsın burnumda tütersin Gala
Bütün köylü dağdan odun çekerdi
Güz gelince herkes buğday ekerdi
Çörekler yapılır teker tekerdi
O tadın Lezzetin nerede Gala
Ellikler takar da ekin biçerdik
Soğuk suyu çam bardakta içerdik
Ayranlara cekke düşse seçerdik
Mikrobun adını bilmezdik Gala
Babamın Elleri yarık yarıktı
Tor idi Öküzler zerve kırıkdı
Savurur harmanı buğday arıkdı
Dirgeni, Yabası nerede Gala
Yıgının dibinde karbuz keserdik
Fazla açıkırdık taş olsak yerdik
yarı aç kalksakda (BinŞükür) derdik
Orağın, Galıçın nerede Gala
Sebeti alıpta bağa giderken
Kendi bağımızdan bir çıngıl yerken
Uzaktan uzaktan guguk öterken
Nasılda mutluyduk değilmi Gala
Öküzle, Eşekle can yoldaşıydık
İnekle, Koyunla kan kardaşıdık
Köpekle, Kediyle arkadaşıydık
Hepimiz iç içe yaşardık Gala
Kuzusu karabaş, oğlağı sakar
Öğle meleşirki içimi yakar
İlk Bahar ayında ölüme kalkar
Süt sağan Gelinler nerede Gala
Koyunu kuzusu sürü sürüydü
Dağı taşı çayır çimen bürüdü
Aşıretler Yaylalara yürüdü
Davul, Zurna, apdal nerede Gala
Varıp gidem tanıdığım dağlara
Selam edem Ölenlere, sağlara
Yıkılmış evlere, viran bağlara
içim cız ediyor bakınca Gala
Fakir değil çokca zenginde olsam
Gani gibi dağda hazine bulsam
Varıp hint eline saraylar kursam
Seni unutursam nağmerdim Gala
Galalı Sayit'im bende aşıktım
Yirmibeşyıl evvel köyümden çıktım
Sana döneceğim köprüyü yıktım
Dönmek istesemde Dönemem Gala
Ellikler takarda ekin biçerdik
Soğuk suyu çam bardakta içerdik
Ayranlara cekke düsse seçerdik
Mikrobun adını bilmezdik Gala
Babamın Elleri yarık yarıktı
Tor idi Öküzler zerve kırıkdı
Savurur harmanı buğday arıkdı
Dirgeni, Yabası nerede Gala
Yıgının dibinde karbuz keserdik
Fazla açıkırdık taş olsak yerdik
yarı aç kalksakda (BinŞükür) derdik
Orağın, Galıçın nerede Gala
Sebeti alıpta bağa giderken
Kendi bağımızdan bir çıngıl yerken
Uzaktan uzaktan guguk öterken
Nasılda mutluyduk değilmi Gala
Öküzle, Eşekle can yoldaşıydık
İnekle, Koyunla kan kardaşıdık
Köpekle, Kediyle arkadaşıydık
Hepimiz iç içe yaşardık Gala
Kuzusu karabaş, oğlağı sakar
Öğle meleşirki içimi yakar
İlk Bahar ayında ölüme kalkar
Süt sağan Gelinler nerede Gala
Koyunu kuzusu sürü sürüydü
Dağı taşı çayır çimen bürüdü
Aşıretler Yaylalara yürüdü
Davul, Zurna, apdal nerede Gala
Varıp gidem tanıdığım dağlara
Selam edem Ölenlere, sağlara
Yıkılmış evlere, viran bağlara
içim cız ediyor bakınca Gala
Fakir değil çokca zenginde olsam
Gani gibi dağda hazine bulsam
Varıp hint eline saraylar kursam
Seni unutursam nağmerdim Gala
Galalı Sayit'im bende aşıktım
Yirmibeşyıl evvel köyümden çıktım
Sana döneceğim köprüyü yıktım
Dönmek istesem de Dönemem Gala
SAİT DİNÇSOY – Bursa
AĞITLAR
akpınar erikli yayla
ağla hatın anam ağla
talastaki çifte doktur
ne derdim varsa söyle
akpınar bunun yaylası
elbise giyer haykası
sabah kırküçlüler gelir
nasıl dayansın anası
karşıda da binek taşı
tahir de yiğitler başı
kötü değil emmim oğlu
lastik ile vurur kuşu
çatal kapının kanadı
üstüne kuşlar tünedi
yiğit tahir yunur iken
el alem bizi kınadı
KÖYÜMÜZÜN MUHTARLARINDAN
İbiş Ağa, Hafız Yücel [Hafız Ağa], Kadir Özmen [Kadir Ağa], Ahmet Yalçın [Çakıcı], Derviş Güçlü, Hüseyin Kaya, Hacı İbrahim Demir, Hacı Ünal, Hazım Yücel, Halil Karabacak, Kazım Eker, Mahir Akbulut, Aziz Karataş, Kadir Bağlar, Feramuz Çakmakkaya, Ekrem Kılıç, Ahmet Yalçın, Süreyya Karabacak
KÖYÜMÜZDEKİ SÜLALELERDEN
Sağıroğlu, Kerefinli,Topuzlar,Ömeroğulları, Mullaliler, Esehocalılar, Alikağlar, Çakıçılar, Halitler, Kadirler, Alihocalar, Çalıklar
NOT: Katkılarından Dolayı Suat Köylüoğlu, Kale Köyü Muhtarı Süreyya Karabacak, Ekrem ve Fehmi Çetinkaya Beylere teşekkür ederim.
Fehmi Çetinkaya’dan
DOĞDUĞUM YER
Doyduğum yer değil, Doğduğum yersin
Doyamadım sana Hey! Kale Köyüm
Küçük yaşta çıktım, Senin Koynunda
Rüyamdan çıkmadın, Sen sen Kale Köyüm
Nice Yiğit yatar, senin Koynunda
Çiğdem açar Kar yatağı yolunda
Yetişirdi Buğday, Arpa, darın da
Biraz nazlı verdin, sen sen Kale Köyüm
O dağların, taşın Yüksek Bilirim
Gözümü kapatsam seni görürüm
Korkarım ki Hasretinden ölürüm
Bunu Böyle, Böyle bil Kale Köyüm,
Yazı Çamın, Seni bana bağladı
Harmanında Anam, Anam ağladı
Şu Hasretlik yüreğimi Dağladı,
Sen FEHMİ'ye sor, sor Kale Köyüm
İzim kaldı Toprağın da Külündü,
Anım kaldı senin her bir yerinde,
Dikenin Gül oldu Benim gönlüm de,
Bunu birde bana sor, sor Kale Köyüm
Dağların da Kuzuların Otlardı.
Sularında Karpuzların çatlardı,
Madenin de, Dinamitler patlardı,
Saim Bey'e selam dur Kale Köyüm.
Kekik Kokan, dağların var Bağın var,
Nede tatlı Peynirin var Yağın var
El emeği, Kilimin var, halın var,
Sen bir Başkasın sen hey! Kale Köyüm
TEVABİL YILMAZ’dan
GALADA BİR YAZ
Dağım, ormanım, Yaylam, Kırım
Eşeğim, Arkadaşım ve yolum,
Paltam, Nacağım, satırım
Gerçek yaşamım bu benim Yavrum.
Bağım, Bostanım, Kavağım, gülüm
Tarlam, Öküzüm, sabanım benim sevgilim
Sığırım, davarım, ahırım, Ağılım
Köylüyüm. galalıyım ben bu şehirli değilim Yavrum
Biderim, ekinim, ırgadım, orağım
lokantam, yığının dibidir. ordadır tasım darağım
Yoğurdum, ayranım bulgur pilavı Öz yemeğim
Tarhana kahvaltılık gumbur böreği çeşittir yavrum.
Arabamız kağnıdır ağaçtır bütün parçası
Anadut dirgen dırmık bunlarda ağacın ta kendisi
Yok yok enfilasyona zararımız enfilasyonda neyin nesi
Rotamız toprak yol kumandamız meşesimizdir Yavrum
Yakıtımız bir pança yoğurt
Depomuzsa boynuz yağdanlıktır
Gelmiştik Kağnı ile toz ter içinde
Burası karamık çalısıyla süpürülmüş harmanımızdır Yavrum
Gölgede hazır bulundurulur su kabı çam bardağımız
Kağnıyı boşaltmak için seferber olur Oğlumuz, Kızımız
Kılçık kaçıp yansa da boynumuz, boğazımız
Dirgene düşüp ölse de en sevdiğimiz
Yine de şükrederiz
Çünki,
Bu sagın deneside samanı da
bizim
Bir yıllık Katıksız yiğecegimiz.
Kalmaz tarlada yığın höbeklenir harmana saplar
Rahmet olmasa diye gazablanır herifler
Sanki Bütün aleme yetecekmiş gibi
Acaba kaç çinik çıkar zahramız diye yatakta başlar hesaplar
Aylarca düven sürülür sap tınıs olur
Herif komşulardan bir yaba bulur
Savrulur tınıs olur en son çeç
O gün harmanda yatılır vakit olmuşsa geç
Kız döner ortada değmese nazar
Baba besmele çeker bereket taşı koyar etrafı süzer
Avrat elemeye hazır elinde kalbur ve Gözer
Ebire aman Tevabil senin döneminde yaşayan Galalılarda şans ne gezer
SAİT DİNÇSOY
GALA TÜRKÜSÜ
Uzaktan Uzaktan andım sılayı
Şöyle hayal edip gezdim Galayı
Damların üstünde Düğün halayı
Çektiğim günler nerede Gala
Çocuk iken dağda, çiğdem toplardık
Pacci oynar derin derin saplardık
Dama çıkar küllüklerde hoplardık
Çelik nerede, Değnek nerede Gala
Nohutlu tarhana, kızıl çorbamız
Tek odada yanar kara sobamız
Ayaklara çorap ören Anamız
Kirmenin, Kirgitin nerede Gala
Kar yağarda koyakların doluşur
Ayaz gecelerde itler oluşur
O gün ava benzer bir (gıv) oluşur
Acıkmış keklikler nerede Gala
Çökelik ekmeğin bal oluverdi
Hayalimde başka hal oluverdi
Kara çalın bana gül oluverdi
Kokarsın burnumda tütersin Gala
Bütün köylü dağdan odun çekerdi
Güz gelince herkes buğday ekerdi
Çörekler yapılır teker tekerdi
O tadın Lezzetin nerede Gala
Ellikler takar da ekin biçerdik
Soğuk suyu çam bardakta içerdik
Ayranlara cekke düşse seçerdik
Mikrobun adını bilmezdik Gala
Babamın Elleri yarık yarıktı
Tor idi Öküzler zerve kırıkdı
Savurur harmanı buğday arıkdı
Dirgeni, Yabası nerede Gala
Yıgının dibinde karbuz keserdik
Fazla açıkırdık taş olsak yerdik
yarı aç kalksakda (BinŞükür) derdik
Orağın, Galıçın nerede Gala
Sebeti alıpta bağa giderken
Kendi bağımızdan bir çıngıl yerken
Uzaktan uzaktan guguk öterken
Nasılda mutluyduk değilmi Gala
Öküzle, Eşekle can yoldaşıydık
İnekle, Koyunla kan kardaşıdık
Köpekle, Kediyle arkadaşıydık
Hepimiz iç içe yaşardık Gala
Kuzusu karabaş, oğlağı sakar
Öğle meleşirki içimi yakar
İlk Bahar ayında ölüme kalkar
Süt sağan Gelinler nerede Gala
Koyunu kuzusu sürü sürüydü
Dağı taşı çayır çimen bürüdü
Aşıretler Yaylalara yürüdü
Davul, Zurna, apdal nerede Gala
Varıp gidem tanıdığım dağlara
Selam edem Ölenlere, sağlara
Yıkılmış evlere, viran bağlara
içim cız ediyor bakınca Gala
Fakir değil çokca zenginde olsam
Gani gibi dağda hazine bulsam
Varıp hint eline saraylar kursam
Seni unutursam nağmerdim Gala
Galalı Sayit'im bende aşıktım
Yirmibeşyıl evvel köyümden çıktım
Sana döneceğim köprüyü yıktım
Dönmek istesemde Dönemem Gala
Ellikler takarda ekin biçerdik
Soğuk suyu çam bardakta içerdik
Ayranlara cekke düsse seçerdik
Mikrobun adını bilmezdik Gala
Babamın Elleri yarık yarıktı
Tor idi Öküzler zerve kırıkdı
Savurur harmanı buğday arıkdı
Dirgeni, Yabası nerede Gala
Yıgının dibinde karbuz keserdik
Fazla açıkırdık taş olsak yerdik
yarı aç kalksakda (BinŞükür) derdik
Orağın, Galıçın nerede Gala
Sebeti alıpta bağa giderken
Kendi bağımızdan bir çıngıl yerken
Uzaktan uzaktan guguk öterken
Nasılda mutluyduk değilmi Gala
Öküzle, Eşekle can yoldaşıydık
İnekle, Koyunla kan kardaşıdık
Köpekle, Kediyle arkadaşıydık
Hepimiz iç içe yaşardık Gala
Kuzusu karabaş, oğlağı sakar
Öğle meleşirki içimi yakar
İlk Bahar ayında ölüme kalkar
Süt sağan Gelinler nerede Gala
Koyunu kuzusu sürü sürüydü
Dağı taşı çayır çimen bürüdü
Aşıretler Yaylalara yürüdü
Davul, Zurna, apdal nerede Gala
Varıp gidem tanıdığım dağlara
Selam edem Ölenlere, sağlara
Yıkılmış evlere, viran bağlara
içim cız ediyor bakınca Gala
Fakir değil çokca zenginde olsam
Gani gibi dağda hazine bulsam
Varıp hint eline saraylar kursam
Seni unutursam nağmerdim Gala
Galalı Sayit'im bende aşıktım
Yirmibeşyıl evvel köyümden çıktım
Sana döneceğim köprüyü yıktım
Dönmek istesem de Dönemem Gala
SAİT DİNÇSOY – Bursa
AĞITLAR
akpınar erikli yayla
ağla hatın anam ağla
talastaki çifte doktur
ne derdim varsa söyle
akpınar bunun yaylası
elbise giyer haykası
sabah kırküçlüler gelir
nasıl dayansın anası
karşıda da binek taşı
tahir de yiğitler başı
kötü değil emmim oğlu
lastik ile vurur kuşu
çatal kapının kanadı
üstüne kuşlar tünedi
yiğit tahir yunur iken
el alem bizi kınadı