Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na katılmak üzere 19-22 Eylül'de ABD'ye yapacağı ziyarete eşlik edecek Emine Erdoğan, "Afrika Seyahatlerim" kitabını ilk olarak, 20 Eylül'de Türk Evi'nde düzenlenecek programla ülke liderlerinin eşlerine, BM ve diğer uluslararası temsilciler ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve yabancı misyon şeflerine tanıtacak.
Emine Erdoğan, annesi Hayriye Hanım'a atfettiği kitapta, 2014-2020 yıllarında Cezayir, Ekvator Ginesi, Etiyopya, Cibuti, Somali, Fildişi Sahili, Gana, Nijerya, Gine, Uganda, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Madagaskar, Sudan, Çad, Tunus, Moritanya, Mali, Güney afrika Cumhuriyeti, Zambiya, Gambiya ve Senegal olmak üzere 23 Afrika ülkesine gerçekleştirdiği seyahatlerdeki anılarına yer veriyor.Türkçesi Turkuaz Yayınları tarafından çıkarılacak kitap, ekim ayı başında Türkiye'de satışa sunulacak, ayrıca uluslararası yayınevleri tarafından İngilizce, Fransızca, Arapça ve Svahili dillerinde yayımlanacak.Kitaba, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez" sözleriyle başlayan Emine Erdoğan, "Afrika'ya doğru" başlıklı ön sözde, yurt dışı yolculuklarının, kendisi için "insanlık tecrübelerine şahitlik edip sorumlulukları yeniden hatırlamak" demek olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin 2005 yılında başlattığı "Afrika Açılımı" öncesinde Afrika'nın uzak bir kıta olduğuna, Afrika denince akla "sömürge, fakirlik, susuz, ekmeksiz çocukların" geldiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle devam etti:"Afrika bazen de kadraja sığdırılan insanlık ayıplarının, sahibine ödüller kazandırdığı fotoğraf albümü demekti. Bu durum benim için ilk Afrika seyahatimle sonsuza kadar değişti. Eşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı ziyaretlerine mümkün olduğunca eşlik ediyorum. Bazı ülkelere gitmeyi bilhassa arzu ediyorum. Afrika ülkeleri bunların başında yer alıyor. Afrikalı kadınların ve çocukların sorunlarına özellikle eğiliyor, kanayan yaralara bir nebze olsun merhem olmak istiyorum. Bu arzum, içinde doğup büyüdüğüm, beni yetiştiren, şekillendiren, el uzatma kültürünü hücrelerime nakşeden milletimin bir hediyesi. Ve aynı zamanda ismiyle müsemma annem Hayriye Hanım'ın bana bıraktığı bir vicdan mirası. Benim de çocuklarım ve torunlarıma taşımaları için bırakacağım bir bayrak."Afrika'ya eşinin gerek Başbakanlığı gerekse Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde birçok ziyaret yaptığını hatırlatan Emine Erdoğan, "Bu hatırat, eşimin Cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleştirdiği Afrika ziyaretlerine yaptığım refakat sırasındaki şahitliklerime dayanıyor. Umuyorum bu kitap, iyiliğe, iş birliğine ve birbirimizi daha iyi anlamaya vesile olur, Afrika ile aramızdaki dostluk köprülerini güçlendirir." değerlendirmesinde bulundu.Emine Erdoğan, kitabında, her ziyareti öncesi ülkelerin beşeri, kültürel ve toplumsal özelliklerine dair araştırmalar yaptıklarına ilişkin detayları da paylaştı.Seyahatlerinin çoğunda yetimhaneleri gezen Emine Erdoğan, 24 Ocak 2015'te Cibuti'de kendisini en çok etkileyen olaylardan birinin Daryel Yetimhanesine yaptığı ziyaret olduğunu bildirdi. Erdoğan, kitabında, "Yetim çocuklar için ne yaparsak yapalım altından kalkamayacağımız bir borcun içindeyiz. Nerede olursa olsun, o küçücük omuzlara yüklenen bu ağır yükün etkilerini hafifletmek, onları sarıp sarmalamak hepimizin görevi. Tabii böyle bir coğrafyada, yani coğrafyanın kendisinin de yetim kaldığı bir yerin yetimlerini görmek kalbimi iki kere kırıyor. Orada iki yetim bebeğe Emine ve Tayyip isimlerini verdiler. Böylelikle ismimi onlara, onların kederini ise kendime emanet ettim. Onları kucakladım, öptüm, sarıldım." ifadelerini kullandı.Emine Erdoğan, Etiyopya'ya 21-23 Ocak 2015'te gerçekleştirdiği bir ziyarete ilişkin de "Ziyaretimiz sırasında bende derin, manevi sarsıntı yaratan bir gerçeği öğrendim. Onlarca çaresiz kadının alın teri, hayata dair tek ümitleri olan el emekleri, 1 dolar karşılığında satın alınıp, Batı başkentlerinin pahalı butiklerinde çok daha yüksek bedellere satılıyormuş. Ve o çaresiz kadınların elinde de koskoca bir umutsuzluk kalıyormuş." sözlerine yer verdi.Gördüğü bu manzara karşısında üzerine düşen görevleri yerine getirmek istediğini anlatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:"Bir insan, bir kadın, bir eş, bir anne, bir evlat, bir Müslüman ve bir Türk olarak bu sömürü zincirinin halkalarını koparmayı arzu ettim. O nedenle de Türkiye'de bu emekçi kadınlar için adil bir pazar kurulması için hemen harekete geçtim. Seyahat dönüşü uçakta bulunan Dışişleri Bakanımızla konuşarak, büyükelçiliklerimiz aracılığıyla Afrika ürünlerinin Türkiye'ye getirilip getirilemeyeceğini sordum. Bakanımızın olumlu yaklaşması üzerine bir sistem kurduk ve hemen dönüşte Ankara'nın tarihi Hamamönü semtinde eski bir Ankara konağını kiralayarak Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi'ni açtık. Üç yıl önce kurduğumuz bu mekanda, Afrika'nın birçok ülkesinden kadınların el emeği ürünleri satışa sunuluyor. Şu anda bu mekan, Afrika'nın Türkiye'deki sesi olma çabasıyla faaliyet gösteriyor."
Emine Erdoğan, annesi Hayriye Hanım'a atfettiği kitapta, 2014-2020 yıllarında Cezayir, Ekvator Ginesi, Etiyopya, Cibuti, Somali, Fildişi Sahili, Gana, Nijerya, Gine, Uganda, Kenya, Tanzanya, Mozambik, Madagaskar, Sudan, Çad, Tunus, Moritanya, Mali, Güney afrika Cumhuriyeti, Zambiya, Gambiya ve Senegal olmak üzere 23 Afrika ülkesine gerçekleştirdiği seyahatlerdeki anılarına yer veriyor.Türkçesi Turkuaz Yayınları tarafından çıkarılacak kitap, ekim ayı başında Türkiye'de satışa sunulacak, ayrıca uluslararası yayınevleri tarafından İngilizce, Fransızca, Arapça ve Svahili dillerinde yayımlanacak.Kitaba, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin "Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez" sözleriyle başlayan Emine Erdoğan, "Afrika'ya doğru" başlıklı ön sözde, yurt dışı yolculuklarının, kendisi için "insanlık tecrübelerine şahitlik edip sorumlulukları yeniden hatırlamak" demek olduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin 2005 yılında başlattığı "Afrika Açılımı" öncesinde Afrika'nın uzak bir kıta olduğuna, Afrika denince akla "sömürge, fakirlik, susuz, ekmeksiz çocukların" geldiğine dikkati çeken Emine Erdoğan, şöyle devam etti:"Afrika bazen de kadraja sığdırılan insanlık ayıplarının, sahibine ödüller kazandırdığı fotoğraf albümü demekti. Bu durum benim için ilk Afrika seyahatimle sonsuza kadar değişti. Eşim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı ziyaretlerine mümkün olduğunca eşlik ediyorum. Bazı ülkelere gitmeyi bilhassa arzu ediyorum. Afrika ülkeleri bunların başında yer alıyor. Afrikalı kadınların ve çocukların sorunlarına özellikle eğiliyor, kanayan yaralara bir nebze olsun merhem olmak istiyorum. Bu arzum, içinde doğup büyüdüğüm, beni yetiştiren, şekillendiren, el uzatma kültürünü hücrelerime nakşeden milletimin bir hediyesi. Ve aynı zamanda ismiyle müsemma annem Hayriye Hanım'ın bana bıraktığı bir vicdan mirası. Benim de çocuklarım ve torunlarıma taşımaları için bırakacağım bir bayrak."Afrika'ya eşinin gerek Başbakanlığı gerekse Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde birçok ziyaret yaptığını hatırlatan Emine Erdoğan, "Bu hatırat, eşimin Cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleştirdiği Afrika ziyaretlerine yaptığım refakat sırasındaki şahitliklerime dayanıyor. Umuyorum bu kitap, iyiliğe, iş birliğine ve birbirimizi daha iyi anlamaya vesile olur, Afrika ile aramızdaki dostluk köprülerini güçlendirir." değerlendirmesinde bulundu.Emine Erdoğan, kitabında, her ziyareti öncesi ülkelerin beşeri, kültürel ve toplumsal özelliklerine dair araştırmalar yaptıklarına ilişkin detayları da paylaştı.Seyahatlerinin çoğunda yetimhaneleri gezen Emine Erdoğan, 24 Ocak 2015'te Cibuti'de kendisini en çok etkileyen olaylardan birinin Daryel Yetimhanesine yaptığı ziyaret olduğunu bildirdi. Erdoğan, kitabında, "Yetim çocuklar için ne yaparsak yapalım altından kalkamayacağımız bir borcun içindeyiz. Nerede olursa olsun, o küçücük omuzlara yüklenen bu ağır yükün etkilerini hafifletmek, onları sarıp sarmalamak hepimizin görevi. Tabii böyle bir coğrafyada, yani coğrafyanın kendisinin de yetim kaldığı bir yerin yetimlerini görmek kalbimi iki kere kırıyor. Orada iki yetim bebeğe Emine ve Tayyip isimlerini verdiler. Böylelikle ismimi onlara, onların kederini ise kendime emanet ettim. Onları kucakladım, öptüm, sarıldım." ifadelerini kullandı.Emine Erdoğan, Etiyopya'ya 21-23 Ocak 2015'te gerçekleştirdiği bir ziyarete ilişkin de "Ziyaretimiz sırasında bende derin, manevi sarsıntı yaratan bir gerçeği öğrendim. Onlarca çaresiz kadının alın teri, hayata dair tek ümitleri olan el emekleri, 1 dolar karşılığında satın alınıp, Batı başkentlerinin pahalı butiklerinde çok daha yüksek bedellere satılıyormuş. Ve o çaresiz kadınların elinde de koskoca bir umutsuzluk kalıyormuş." sözlerine yer verdi.Gördüğü bu manzara karşısında üzerine düşen görevleri yerine getirmek istediğini anlatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:"Bir insan, bir kadın, bir eş, bir anne, bir evlat, bir Müslüman ve bir Türk olarak bu sömürü zincirinin halkalarını koparmayı arzu ettim. O nedenle de Türkiye'de bu emekçi kadınlar için adil bir pazar kurulması için hemen harekete geçtim. Seyahat dönüşü uçakta bulunan Dışişleri Bakanımızla konuşarak, büyükelçiliklerimiz aracılığıyla Afrika ürünlerinin Türkiye'ye getirilip getirilemeyeceğini sordum. Bakanımızın olumlu yaklaşması üzerine bir sistem kurduk ve hemen dönüşte Ankara'nın tarihi Hamamönü semtinde eski bir Ankara konağını kiralayarak Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi'ni açtık. Üç yıl önce kurduğumuz bu mekanda, Afrika'nın birçok ülkesinden kadınların el emeği ürünleri satışa sunuluyor. Şu anda bu mekan, Afrika'nın Türkiye'deki sesi olma çabasıyla faaliyet gösteriyor."