Sevil Bayat, 18 yaşındayken eşiyle tanıştığında orman işçiliği ile de tanışmış oldu. Ortaokul mezunu olan Bayat, dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu. Eşiyle kaçarak evlendikten sonra 7 yıl kadar Muğla dağlarında barakalarda yaşadıklarını; daha sonra eşinin memleketi olan Antalya’ya geldiklerini söyledi. Geçen zaman içinde bir çocukları olan Bayat, artık orman işçiliğine de alışmış olduğunu belirtti.
GÖÇEBE HAYAT YAŞIYORLAR
Bayat, "Buradaki işimiz ağaçları kesmek, onları dağlardan traktörle getirip odunu yol kenarlarına ster yapmak ve tomrukları indirmek. İşimiz yağmurda, karda, kışta oldukça zor. Ekmek davası için bu mesleği yapıyoruz. İşimiz göçebe hayatı şeklinde oluyor. Buradaki işimiz bittiğinde başka bir yere çadırımızı, yani evimizi taşıyoruz. Orada tekrar işe başlıyoruz." dedi. Antalya’ya geldikten sonra yerleşik hayata geçtiklerini 5 yıldır Manavgat’ın Dikmen köyünün yakınında kurdukları barakada yaşadıklarını söyleyen Bayat, izin günlerinde Serik’te bulunan evlerine gittiklerini de dile getirdi.
KATIRLA TAŞIYORLAR
Sevil Bayat “Bu işleri yaparken arazi şartlarına göre yol olmayan yerlerde odunları katırlarla taşıyoruz. Yol olan bölgelerde ise traktörlerle getirerek istifliyoruz. Bizim en büyük yardımcımız yanımızdan ayırmadığımız katırımız. Traktör her yere girmiyor. Özellikle kış aylarında yağmur ve çamurdan dolayı traktörü engebeli olan yerlere sokmuyoruz çünkü kayma ve çamura çakılma ihtimali var. Bu nedenle katırla çalışıyoruz.”
ZOR ADAPTE OLDUM
“Çok zorluk çektim. İlk olarak hiç bilmediğim bir işti, bana göre de olmayan bir iş. O zamanlar yaşımın küçük olmasından dolayı zorlanıyordum, odun kaldıramıyordum; elimi, ayağımı hatta burnumu keserek bu işi öğrendim. Benim burada olmamın tek sebebi eşim; onu sevdiğim için ona yardımcı olmak için ben de dağa işe gitmeye başladım. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra oğlumuz oldu. Orman işçisiyiz, başka bir yerde yaşama şansımız olmadığı için çocuğumuz da bizimle dağda barakada yaşamak zorundaydı. Bu süre zarfında çok defa şehir değiştirdik. Şehirde yaşadık dediysem de bir ilk girdiğimizde bir de oradan ayrılırken şehri gördük. Bütün hayatımız ormanlarda devam etti. Oğlumun okula başlama zamanı geldiğinde okula göndermek için köylere yakın yerlere baraka kurduk. Özellikle burada zorluk çektim; eve benzemeyen bir barakaydı. Tuvalet ve banyo yok, tezgâh yok, ocak yok, su yok… Çok zor şartlardan bugüne geldim.
PEKİ, ORMAN İŞCİLİĞİNİ TAVSİYE EDİYOR MUSUNUZ?
Aslında kadınların yapamayacağı iş yoktur. Biz de erkekler gibi her şeyin üstesinden gelebiliriz ama zaman ilerliyor, yaşlanmaya başladık. Vücudumun birçok yerinde rahatsızlık var şu an; kolumdan dolayı fizik tedaviye gidiyorum mesela. Ağır bir iş olmasından dolayı çok zorlandım. Bu kadar zor ve tehlikeli bir iş yapmamıza rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Devlet tarafından hiçbir güvencemiz yok. Allah korusun eşime bir şey olsa benim hiçbir güvencem yok. Biz vahidi (birim) fiyat üzerinden iş yapıyoruz ve sigorta yapılmıyor.
VAHİDİ FİYAT NEDİR
Birim fiyat, birim işe verilen fiyattır. Yapılacak kesme, taşıma, imal, toplama ve istif gibi istihsal işler birim fiyattır. Kesim yerinden kesilen ağaçları orman işlerine teslim ettikten sonra bize ödenen ücret birim başına ödenir. Kendi adımıza çalışıyoruz. Vahidi fiyatla orman dairesi için çalışıyoruz ama orman dairesi hiçbir şekilde sigorta yapmıyor. Sigortamızı kendi imkanlarımızla ay başında, bazen de gecikmeli olarak 5 ya da 6 ay içerisinde yatırmaya çalışıyoruz. Elimize geçen toplu parayı da sigorta yaptırmak için harcıyoruz. Tek isteğim en azından alacağımızı bize aylık ücret yatırmaları. İş bitiminde alacağımız toplu parada bu yatırılanları kesmeleri. Böylece aylık düzenli bir gelir ile evimizi geçindirebiliriz.
GÖÇEBE HAYAT YAŞIYORLAR
Bayat, "Buradaki işimiz ağaçları kesmek, onları dağlardan traktörle getirip odunu yol kenarlarına ster yapmak ve tomrukları indirmek. İşimiz yağmurda, karda, kışta oldukça zor. Ekmek davası için bu mesleği yapıyoruz. İşimiz göçebe hayatı şeklinde oluyor. Buradaki işimiz bittiğinde başka bir yere çadırımızı, yani evimizi taşıyoruz. Orada tekrar işe başlıyoruz." dedi. Antalya’ya geldikten sonra yerleşik hayata geçtiklerini 5 yıldır Manavgat’ın Dikmen köyünün yakınında kurdukları barakada yaşadıklarını söyleyen Bayat, izin günlerinde Serik’te bulunan evlerine gittiklerini de dile getirdi.
KATIRLA TAŞIYORLAR
Sevil Bayat “Bu işleri yaparken arazi şartlarına göre yol olmayan yerlerde odunları katırlarla taşıyoruz. Yol olan bölgelerde ise traktörlerle getirerek istifliyoruz. Bizim en büyük yardımcımız yanımızdan ayırmadığımız katırımız. Traktör her yere girmiyor. Özellikle kış aylarında yağmur ve çamurdan dolayı traktörü engebeli olan yerlere sokmuyoruz çünkü kayma ve çamura çakılma ihtimali var. Bu nedenle katırla çalışıyoruz.”
ZOR ADAPTE OLDUM
“Çok zorluk çektim. İlk olarak hiç bilmediğim bir işti, bana göre de olmayan bir iş. O zamanlar yaşımın küçük olmasından dolayı zorlanıyordum, odun kaldıramıyordum; elimi, ayağımı hatta burnumu keserek bu işi öğrendim. Benim burada olmamın tek sebebi eşim; onu sevdiğim için ona yardımcı olmak için ben de dağa işe gitmeye başladım. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra oğlumuz oldu. Orman işçisiyiz, başka bir yerde yaşama şansımız olmadığı için çocuğumuz da bizimle dağda barakada yaşamak zorundaydı. Bu süre zarfında çok defa şehir değiştirdik. Şehirde yaşadık dediysem de bir ilk girdiğimizde bir de oradan ayrılırken şehri gördük. Bütün hayatımız ormanlarda devam etti. Oğlumun okula başlama zamanı geldiğinde okula göndermek için köylere yakın yerlere baraka kurduk. Özellikle burada zorluk çektim; eve benzemeyen bir barakaydı. Tuvalet ve banyo yok, tezgâh yok, ocak yok, su yok… Çok zor şartlardan bugüne geldim.
PEKİ, ORMAN İŞCİLİĞİNİ TAVSİYE EDİYOR MUSUNUZ?
Aslında kadınların yapamayacağı iş yoktur. Biz de erkekler gibi her şeyin üstesinden gelebiliriz ama zaman ilerliyor, yaşlanmaya başladık. Vücudumun birçok yerinde rahatsızlık var şu an; kolumdan dolayı fizik tedaviye gidiyorum mesela. Ağır bir iş olmasından dolayı çok zorlandım. Bu kadar zor ve tehlikeli bir iş yapmamıza rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Devlet tarafından hiçbir güvencemiz yok. Allah korusun eşime bir şey olsa benim hiçbir güvencem yok. Biz vahidi (birim) fiyat üzerinden iş yapıyoruz ve sigorta yapılmıyor.
VAHİDİ FİYAT NEDİR
Birim fiyat, birim işe verilen fiyattır. Yapılacak kesme, taşıma, imal, toplama ve istif gibi istihsal işler birim fiyattır. Kesim yerinden kesilen ağaçları orman işlerine teslim ettikten sonra bize ödenen ücret birim başına ödenir. Kendi adımıza çalışıyoruz. Vahidi fiyatla orman dairesi için çalışıyoruz ama orman dairesi hiçbir şekilde sigorta yapmıyor. Sigortamızı kendi imkanlarımızla ay başında, bazen de gecikmeli olarak 5 ya da 6 ay içerisinde yatırmaya çalışıyoruz. Elimize geçen toplu parayı da sigorta yaptırmak için harcıyoruz. Tek isteğim en azından alacağımızı bize aylık ücret yatırmaları. İş bitiminde alacağımız toplu parada bu yatırılanları kesmeleri. Böylece aylık düzenli bir gelir ile evimizi geçindirebiliriz.