NOT:İLGİNİZİ ÇEKER İSE DEVAMI EDECEK
DEVELİ’Lİ ÇOLAK ÖMER ile ERMENİ KIZI EFRAYN’IN
ACI VE UMUT DOLU HİKAYESİ Kaleme alan; Ertuğrul BALKAŞ -Develi
Güzel ülkemizin her bölgesinde yaşanmış bir aşk öyküsü vardır. Hemen hemen her öykü birbirine benzer yalnızca isimler ve yerleri farklıdır.
Karadeniz’de Cemal ile Fadime, Egede Ali Efe ile Yangın Aişe, Güneydoğuda Leyla ile Mecnun, Develide Efrayn ile Çolak Ömer’in Aşkı aynı, sevda aynı, çekilen çile ve yaşanan ayrılık birebir olmasa da büyük bölümü aynıdır.
Develili “ Ermeni kızı Efrayn ile Develili Çolak Ömer’in acı ve umut dolu aşkları” yaşanmış ve şahitlerinin bazıları hala hayatta olan bir öyküdür.
19. Yüzyılın başlarıdır. Başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin desteğini alan Rum ve Ermeniler Müslüman Türk halkına türlü zulümler yapıyor sayısız medeniyete beşik olmuş Anadolu’yu kan gölüne çevirmişlerdi.
Kıtlık ve işgalci güçlerden kavrulan Anadolu insanı ekmeğini tarım ve hayvancılıktan kazanmaktaydı. Kuraklık nedeniyle zor bela kazandığı bir lokma ekmeğini de Rum ve Ermeni çeteleri alıyor bu da yetmez gibi yakıyor yıkıyor, öldürüyorlardı. Maksatları Anadolu insanını elindeki bir lokma ekmeği almak değil, korkutmak, sindirmek ve bin yıldır bu toprakların gerçek sahibi olman Türkleri Anadolu’dan çıkarmaktı.
Burası Anadoluydu nice uygarlığa beşik olmuş fakat Türklerden başkasına boyun eğmemişti. Anadolu Türklerindi ve Türklerin kalacaktı. Bir yandan da kıtlık ve açlık, bir yanda işgalci güçler Anadolu için için yanmaktadır. Türküler susmuş dillerden acı feryatlar, ağıtlar haykırmaktadır. Oluk oluk akan Türk kanının üzerine çöken çığlık, emsalsiz bir aşkın filizleneceği tohumlar serpiştirmektedir Develi topraklarına. Develi eşrafından malcıların Şükrü Ağa’nın oğlu Çolak Ömer ile Develi Ermenilerinden Kalaycı Ragontun kızı Efrayn’ın acı ve umut dolu aşkları.
Efrayn henüz 19 yaşında orta boylu iri çakır gözlü güzeller güzeli bir kızdır. Efrayn güneş demektir. Adı gibidir Efrayn güneş kadar güzel parlaktır yüzü. Ömer yirmi beş yaşında karayağız bir yiğittir. Güreş bir tutkudur Ömer için düğünlerde er meydanına çıkar, güreş tutar akranlarıyla maksat yenmek değil yiğitliği er meydanında sergilemektir. Bir düğünde görür ve sevdalanırlar birbirlerine hasret ve umut dolu bir aşk başlar aralarında. Ömer’in babası şükrü ağa hayvancılıkla uğraşır. Yarı yardımcı, dizinin direğidir. Ömer ama harman kaldırmayı hiç sevmez. 2000 e yakın koyunu 130’dan fazla ineği vardır Şükrü Ağanın. Ömer sürüleri otlatmak ister başkada bir şey istemez şükrü ağa şaka yapar “dağdan gelmezsin, mecnun mu oldun” der Ömer güler çünkü Efrayn ile gözden ırak aralarda buluşup görüşmektedir.
Bu arada Adana Saimbeyli ve civarında yaşayan Rum ve ermeni çeteleri delirmişçesine çevreye saldırıyor, develinin köylerine hatta develi merkezine kadar iniyor, yakıyor, yıkıyor öldürüyorlardı. İşte böyle bir baskın sırasında yiğitler yiğidi Ömer’i de vurmuşlardı. Ömer’in vurulmadan ötürü sol kolu kesilmiş o yiğitler yiğidi Ömer artık ÇOLAK ÖMER diye anılmaya başlanmıştı.
NOT:İLGİNİZİ ÇEKMİŞ İSE DEVAMI EDECEK
Nezir Ötegen